> Coğrafi İşaret
6 Aralık 2021 Pazartesi

Coğrafi İşaret Tescilli Türk Tazısı

Türkiye Cumhuriyeti, coğrafi konumu, bitki örtüsü ve yeryüzü şekillerinin zenginliği sayesinde birçok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye'de yaşayan Endemik Hayvan türlerinden bir tanesi de Türk Tazısı. Sıcak iklimlere daha kolay uyum sağladığı için günümüzde daha çok Orta ve Güney Anadolu’nun sulak yörelerinde görülmektedir. Özellikle Türkiye’nin Şanlıurfa şehrinde. Atalarının Türkiye topraklarına nereden geldiği ya da var oluşundan itibaren Türkiye’de mi yaşamayı seçtikleri tam olarak bilinmiyor fakat aile ağacına bakıldığında Kırgız Tazısı’ndan türediğine dair bazı ipuçları mevcut.

Türk av köpeği olarak da bilinen Türk Tazısı, özellikle görme ve koku alma yetisi ile ünlüdür. Bu yetisi sayesinde avlanan ırk, çeşitli tüy renklerine sahiptir. Vücudu ve kafası oldukça ince ve narin yapıdadır. Genellikle sahipsiz bir şekilde kırsal bölgelerde dolaşırlar ve kontrolsüz ürerler. Bu nedenle birbirlerinden farklı renk ve görünüme sahiptirler. İz sürmede ve av yeri tespitinde oldukça kabiliyetli olan Türk Tazıları, evcilleştirilip av hayvanı olarak da kullanılmaktadırlar.

Türk Tazısının ayakları uzun, vücut ince, tüyleri kısa, kuyruğu ince ve tüysüz, baş ince ve uzun, boyun uzun, göğüs derin ve karın çekiktir. Türk Tazısı, daha çok bıldırcın, keklik, tavşan ve tilki avında avcılara yüzyıllardır yol göstermekte. Türk Tazısı yaş ve cinsiyetlerine göre; 0-5 aylık yaşta erkek ve dişi yavru, 6-16 aylık yaşta genç erkek, 6-12 aylık yaşta genç dişi, 16 aylıktan büyük ergin erkek, 12 aylıktan büyük ergin dişi olmak üzere altı gruptur. Türk Tazılarının fiziksel özelliklerine baktığımızda; erkeklerin omuz yükseklikleri 60-75 cm arasında, ağırlıkları da 25-30 Kg arasında olmaktadır. Dişi Türk Tazılarının ise omuz yükseklikleri: 55-70 cm arasıdır ağırlıkları 20-25 Kg arasında değişmektedir.

Aynı zamanda çok hızlı bir koşucudur. Saatteki hızı 70-80 km.’ye kadar ulaşabiliyor ve bu hızını uzun süre muhafaza edebiliyor. En ilginç özelliklerinden biriside bu yüksek hızlara ulaştığında tavşanı yakalama tekniği; süratle tavşanın arkasından yaklaşıp, ince uzun burnunu tavşanın arka bacak arasına sokup havaya fırlatması ve tavşanı havada savunmasız halde bırakmasıdır. Atletik yapısının verdiği avantajları iyi kullanan Türk Tazıları için koşmak için yaratılmış diyebiliriz. Görerek avlanan tazı grubuna mensup. Avını gördüğünde bir çita çevikliğinde hareket eden Türk Tazısı’nın avını yakalamaması mümkün değil.

Diğer bir adı da Anadolu Sultan Tazısı’dır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde15. yüzyılda İstanbul’un fethiyle beraber bugünkü Türkiye topraklarında Türk Birliği’ni sağlayan 2. Mehmet'in (Fatih Sultan Mehmet) Anadolu’da yaşayan hayvan türleriyle ilgili bir çalışma yaptırdığı biliniyor.  Dönemin kaynaklarında Türk Tazısı’na özel bir kayıt bulunmasa da 2. Mehmet’in torunlarından Kanuni Sultan Süleyman döneminde avcıların en yakın arkadaşlarının Türk Tazıları olduğu biliniyor. 1.Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman) av merakıyla çok fazla bilinmese de dönemin nakkaşları (minyatür sanatçısı) tarafından resmedilen minyatürlere dayanarak, 1.Süleyman'ın Şehzadeleri ile beraber çıktığı avlarda Türk Tazısı’nın kendilerine eşlik ettiğini söyleyebiliyoruz. Bu minyatürlerde açık kahverengi rengi, uzun bacakları ve asil duruşuyla hemen göze çarpıyor.

Sıcak iklimlerde kendini rahat hisseden insanlara karşı uysal, sahiplerine karşı çok sadakatli olan bu tür; şu an Türkiye'nin endemik köpekleri arasında sayısı en az olan köpektir. Avcılar sayesinde ırkın özellikleri korunarak günümüze kadar gelmiş, son sayımlara göre yaklaşık 100 civarında Türk Tazısı olduğu tahmin ediliyor. 2002 yılında bir ırk olarak tescil edilen ve koruma altına alınan Türk Tazısı’nın sayısı gün geçtikçe çoğalmaktadır.

Paylaş :
Yorum Yaz